Tarih: 09/01/2003 Saat: 16:58
"Elinizde bir bakır tas... içinde sonsuz adet güzellik... çevrenizde çokça, güzellik susuzu-açı... Ve fütursuzca savrulur eliniz; bakır kabı sımsıkı tutup boşaltıncaya kadar... Ama bir türlü boşalmaz bakır tasınız; siz savurdukça elinizi, doğurulur güzellikler ardarda"...
Aklınıza zarar gelmez; merak etmeyin... Zihninize dolan her şeyi yapabilirsiniz...
Yapabilmenin fiziksel sıfatları olmayabilir... Bu da çok fazla ehemmiyete hâiz değildir, değil mi?...
Gün olur; siz, sizden öncekilerden derlediklerinizi güzelleştirip doldurursunuz bakır tasınıza...
Dağıtırken çıkagelir biri... tutar elinizden...
Çekinir içiniz... İçinize çekilmek dilersiniz, yekten...
Tasınızı elinizden almak dilerler...
Sakın ha; tas sizin... asla vermeyiniz....
Güzellikleri savururken bile tasınızı sımsıkı tutmanız gerek...
Doğuran odur çünkü... Tas, ruhunuzdur; onu nasıl bırakırsınız?....
Hani, ölü düşünürlerin hayat menkıbelerine bakarsınız ya... Orada gördünüz mü her şeyi?...
Taslarını yitirmiş olanlar, ölümlerine doğru akıllarını yitirmişlerdir, bilginin sonsuzluğunda...
Evet; onlar, bugün gördüğünüz düşünceleri size savururken kendileri şekil gazabına uğradılar... Yanmayı murad ettiler, yandılar; ama yandıkları kendilerine fayda getirmedi...
Kendine fayda getirmeyen, dışındakilere fayda getirir mi ki?...
Siz, tasınıza sahip çıkarsınız ya... Bilin ki; o vakit tas doğurmaya devam edecektir... Siz, yeni tas'lar aramayacaksınız...
Ve tasınız doğurdukça savuracak bir şeyler bulacaksınız...
Hoş ve hoşnut kal
Yaşlı Bilge
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder